Uzay araçlarının burunları değişiyor.
Uzay
mekikleri, yörüngedeki görevlerini tamamlayıp yeryüzüne dönerken, kanatlı bir
tuğlanın "zerafetiyle" uçuyorlar. Dönüşte pilotlar elbette koca bir
dizel kamyonu kullanıyormuş duygusundan hoşnut değiller. Ama şikayet etmeyi
de akıllarından geçirmiyorlar. Biliyorlar ki, yaşamları, mekiğin koca burnuna
bağlı. Mekiğin görünümü fazla aerodinamik değil; çünkü burnunun ve kanat uçlarının
kalın olması gerekiyor. Böylelikle dönüş için atmosfere girdiğinde, önünde bir
şok dalgası oluşuyor ve bu da aracı sürtünmenin bir kısmından koruyor. Burun
ve kanatlar biraz daha ince olsaydı, mekik üzerindeki ısı tehlikeli derecelere
yükselecekti. Mekiğin gövdesini kaplayan ve onu ısıdan koruyan binlerce seramik
parçası ancak 1400 derece sıcaklığa kadar dayanabiliyor. Ancak NASA araştırmacıları,
hafniyum ve zirkonyum metalleri kullanılarak yapılan yeni bir dizi seramik geliştirmişler.
Bunlar 2400 derece sıcaklığa dayanabiliyor. Buysa gelecekteki mekiklerin, aerodinamik
bir biçimde tasarlanmalarına olanak veriyor. Yeni malzemeler kullanarak gelecek
kuşak mekiklerin burun uçları birkaç milimetreye kadar indirilebilecek. Sesten
hızlı uçakları andıran yeni tasarım, mekik pilotlarına roketle fırlatılma yerine
uçak gibi kalkma ve dönüşte de bir planör değil de manevra, yeteneği yüksek
bir araç kullanma olanağı sağlayacak. Tasarımcılar heyecanlı. Kaliforniya'daki
Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı mekik tasarımcılarından Preston Carter,
Hypersoar adını verdiği yeni kuşak mekik için hazırladığı planları, yeni malzemeye
göre değiştirmiş bile. Hypersoar, atmosferin üstünde sesten on kat hızlı seyredecek
biçimde tasarlanmış.
New Scientist,13 Mart 1999